Karamürsel Kaymakamı Ahmet Narinoğlu, Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım, İlçe Jandarma Komutanı Sadık Eroğlu, Cumhuriyet Savcısı Yusuf Canik, AK Parti İlçe Başkanı Recep Demirel, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Ekin, Belediye Meclis Üyeleri, İlçe Müftüsü Mehmet Vefa Özdemir, daire müdürleri ve vatandaşlar, Karamürsel Alp’in kabrine şükran ziyaretinde bulundu ve ilçe Müftülüğünce şehitlerimiz için kuran-ı kerim okunarak ardından dua edildi..
4 Temmuz Kurtuluş günü resmi töreni Atatürk Anıtına çelenklerin sunumuyla devam etti. Tören saygı Saat 10.30’da Belediye Başkanı İsmail Yıldırım tarafından Atatürk Anıtına çelenk konulmasıyla başladı, ardından saygı duruşu ve istiklal marşı okundu.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım, kurtuluş savaşında Karamürsel halkının göstermiş olduğu destansı kahramanlıktan bahsetti.
Başkan Yıldırım, “Atalarımızdan miras aldığımız, Çocuklarımız ve torunlarımız için emanetçi olduğumuz Huzurun Başkenti, Marmaranın cennet köşesi Karamürsel’imizin düşman işgalinden kurtulduğu gün olan 4 Temmuz 1921 tarihinin 97. Yıl dönümünü kutlama törenine hepiniz hoşgeldiniz sefalar getirdiniz.
Kıymetli Konuklar, Öyle bir vatan toprağı üzerinde yaşıyoruz ki;
Bir karışı bile kan ve gözyaşı ile sulanmamış olsun
Öyle bir ülke sınırlarına sahibiz ki
Çizilirken mürekkep değil kan kullanılmamış olsun
Candan, Maldan, Anadan, Babadan, Eşten, Evlattan fedakarlıklarla kurtarılmış ve kurulmuş olan bu devletin bugünkü emanetçileri olan bizlerin tarihten ve yaşananlardan ibret almamız gerekmektedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Dediği gibi; Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur.
Yine istiklal şairimiz Mnehmet Akif Ersoy Kıssadan Hisse Şiirinde şöyle sesleniyor bizlere
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? “Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
Kimisi tarih sayfalarına geçmiş; kimisi ise mezarı bile belli olmayan, kara toprağın bağrında, Peygamberinin ağşunda bulunan şehitlerimizi, gazilerimizi, Bebeğinin örtüsünü mermiye saran nenelerimizi minnet ve şükranla yad etmeliyiz.
Onların mücadelesini, Vatan ve millet aşkını
Evladım anasız babasız yaşar ama Devletsiz yaşayamaz düstürü ile hareket etmelerini Mukeddesatları için yaptıkları fedakarlıkları, Yokluklar içerisinde kazandıkları zaferleri, Bu cennet toprakları bizlere bırakmak için canlarından ve cananlarından vazgeçişlerini öğrenmek ve gelecek nesillere öğretmek her birimizin birinci vazifesi olmalıdır. Kurtuluş savaşının verildiği o en karışık günlerde
Hamd ve gururla söylemek gerekir ki Karamürselli atalarımız mücadelenin en kritik ve en önemli unsurlarından biri haline gelmişlerdi.
Ülkenin dört bir yanından yükselen “Ya İstiklal Ya Ölüm” Ruhu Karamürsel halkının sinesinde de yer bulmuş; Atalarımız Kuvayi milliye ruhu ile direnişe geçmişlerdir.
Mücadelenin sürebilmesi için en önemli unsurun Silah ve Cephane olduğu düşünüldüğünde; ; İstanbul’dan deniz yoluyla gizlice kaçırılan silah ve cephanenin Garp Cephesi Komutanlığı’na ulaştırılmasında görev alan Karamürsellilerin Milli Mücadeledeki önemi daha iyi anlaşılacaktır.
İlçemizin Kahraman evlatları bir yandan İznik üzerinden Mudanya’ya lojistik köprü kurarken; diğer yandan da düzenli ordu öncesi Milis Kuvvetleri olarak organize edilen mahalli taburlar, düşmana karşı silahlı çatışmalara girişmişlerdir.
Bütün bu gelişmeler, bölgemizde düşmanın Karamürsel’e odaklanmasına sebebiyet vermiş, işgal kuvvetleri, deniz güçlerinin desteği altında ilçe merkezi ve civarını tam 4 kez işgal etmiş, çevreyi yakıp yıkmış, ancak Karamürsel’deki silahlı direnişi kıramamıştır.
Velhasıl düşman Karamürsel’e her gelişinde etkin bir direniş ve hürriyeti timsal eden yerel bir cepheyle karşı karşıya kalmıştır.
Düşmanın mezalimine, İlçemizi yakıp yıkmasına, savunmasız sivilleri şehit etmesine rağmen Karamürsel Halkı şanlı mücadelesinden vazgeçmemiş
4 Temmuz 1921 tarihinde İlçemiz kurtuluşuna ve özgürlüğüne kavuşmuştur.
Kıymetli Misafirler,
97 Yıl önce bugün kurtuluşla biten Direniş; Ben Yoksam kimse yoktur anlayışıyla başarılmıştır.
Her türlü farklılıklarını bir kenara bırakan,
Vatan Toprağı Düşman Postalına ezdirilemez
Şehitlerimizin kanıyla çizilen Bayrak Gönderden indirilemez
Minarelerimizden okunan Ezan Sesi Kesilemez
Haykırışıyla Düşman üzerine yürüyen
Kurşuna, süngüye, topa, tüfeğe, göğsünü siper eden aziz şehit ve gazilerimize
ve Kurtuluş savaşında yokluklar içerisinde bulunan, tek silahı iman dolu göğsü olan bir milletten, 7 düvele karşı bir serhad oluşturan,
Ezilmiş milletlere tarih boyunca örnek teşkil edecek olan bir milli mücadeleyi başlatan ve bağımsızlığımızı bizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı sorumluluklarımızın olduğunu düşünmekteyim.
1.Dünya savaşından bugüne kadar kurulan yeni dünya düzeni bizlere göstermiştir ki
Bir devletin Fiziki sınırları, meclisi, Anayasası, Hükümeti olması ve dahi bağımsız olduğunu söylemesi o devletin bağımsız olduğu anlamına gelmemektedir.
Sömürgecilik, Mandacılık artık şekil değiştirmiştir.
Görünürde bağımsız arka planda ise bağımlı ve bağlantılı devlet görünümlü ülkeler ortaya çıkmıştır.
Atalarımızın kanlarını ve canlarını Tam bağımsız bir Türkiye için verdiklerini unutmadan
Ecdadımızın verdiği mücadeleye, döktüğü kanlarına layık olabilmek için bağımsız ve bağlantısız bir Türkiye’yi inşaa etmeye devam etmeliyiz.
Böyle bir ecdadın mirasçıları olarak bizlere düşen,
Yıllardır ilmik ilmik başımıza örülmek istenen çorapları söküp atmaktır.
Aramıza sokulmak istenen nifak tohumlarına fırsat vermemektir
Dün, Çanakkale’de, Sakarya’da, Kurtuluş savaşında nasıl omuz omuza savaştıysak, Bu günde Tek Millet haline gelmektir.
Tarihimiz boyunca Kürdü Türkü – Çerkezi –Boşnağı Tüm etnik gruplardan verdiğimiz şehitlerimizi al kanlarını temsil eden Ay yıldızlı Tek Bayrağımız altında bir ve beraber olmaktır.
Gidecek başka yerimiz olmadığını bilmek;
Bu toprakların Evimiz, yurdumuz, yuvamız ve elimizde kalan Tek Vatanımız olduğunu unutmamaktır
Türkiye cumhuriyeti Devletinin mazlum halkların umudu, kurtuluş için bir yardım eli bekleyen milletlerin hamisi olacak Tek Devlet olduğunu bilerek bunun gerekliliklerini yerine getirmektir. Ve bağımsız, bağlantısız, millet iradesine dayalı kurulan Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar etmektir.
Sevgili Karamürselliler
Ülkemiz üzerinde planı ve emeli olanlar yıllar içerisinde şekil ve isim değiştirselerde hainlikleri aynı şekilde devam etmektedir.
Kurtuluş savaşında adı Yunan olan,
Sonrasında ise Asala, PKK, DHKPC, HİZBULLAH, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ, gibi yapılara bürünen, ama aslında perde arkasında ki aktörlerin hep aynı olduğu düşmanlardır bunlar.
Bu düşmanların Farklı ideolojileri olduğu zannedilirse de, yeri geldiğinde birbirlerine düşman gibi görünseler de, kuruluş ve mücadele amaçları tektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güçlü bir devlet olmasını engellemek, Tarihin ülkemiz, devletimiz ve milletimize yüklediği misyonunu yerine getirmesine mani olmaktır.
Bölgemizde cereyan eden olaylara ve faili olan örgütlere tarafsız bir gözle baktığımızda aslında perde arkasında ki aktörlerin silüetleri net bir şekilde ortaya çıkmaktadır
Barış ve Kardeşlik Dini olan İslamiyete en büyük zararı veren, Deaş, Hizbullah, El Kaide gibi örgütlerin; Katliam yaptığı ülkelerin ve kanına girdiği insanların büyük çoğunluğunun Müslüman ülke ve insanlardan olması dikkate değerdir.
Ülkemizde kırk yıldır binlerce güvenlik görevlimizi şehit eden, masum halkı katleden, bebek katili eli kanlı terör örgütünün en büyük zararı kürt halkının kendisine ve yaşadığı bölgeye verdiği de malumdur.
Yıllardır ülke gencini eğittiğini söyleyen, barışçıl söylemlerde bulunan, diyolag sözcüğünü ağzından düşürmeyen bir yapının 15 Temmuz’da nasıl bir canavara dönüştüğü ve masum insanlara tankla, topla, uçakla nasıl saldırdığı da ortadadır.
Demişti ya Şair
Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
İşte Düşmanların unuttuğu tam da buydu
Artık Tarihi bilen ve gerekli dersleri alan bir millet vardı karşılarında İşte 15 temmuzTürk milletinin tarihten ibret aldığının göstergesiydi. 31 marttan, 27 mayıstan, 12 eylülden, 28 şubattan, İbret aldığını ve tarihi tekerrür ettirmeyeceğini haykırmıştı Aziz Türk Milleti
ve nasıl asil bir millet olduğunu 15 Temmuzda bir kez daha kanıtlamıştı.
İman dolu göğüslerden daha büyük bir kalkanın, vatan sevgisiyle atan bir kalpten daha güçlü bir silahın olmadığını 7 düvele göstermiştir.
Türk milleti bağımsız yaşamamaktansa ölümü göze alacağını, egemenliğini hiçbir güce bırakmayacağını 249 şehidinin ve 2.200 gazisinin kanıyla tarih sayfalarına bir kez daha yazmıştır.
Değerli Karamürselliler
Bugün Milletimizin verdiği bu dersi tam anlayamamış olanlar olduğu görülmektedir. Devletin en ücra köşesine kadar sızmış hain FETÖ Terör Örgütü Devletimizin kararlı mücadelesi ile temizlenirken, Ellerini oğuşturup ikbal ve kadrolaşma hesabı yapan oluşumlar görülmektedir.
Yola Çıkış gayesinden sapıp, Talebe yetiştirmekten ziyade kendine bağlı siyasetçi ve bürokrat yerleştirme gayesinde olanlar
Sizlere sesleniyoruz.
Biz Fetö Terör örgütünün adıyla değil anlayışıyla mücadele ediyoruz
Şunu unutmayın ki
Siyaseti dizayn etmeye kalkarsanız, Perde arkasında yer tutan hainlerin arasında yer alırsanız
Adınız Sanınız ne olursa olsun
Fetö ile aynı anlayışta olduğunuzu farz ederiz
Ve O eli kanlı örgüte nasıl davranıyorsak size de aynı muameleyi yaparız.
Bu millet sokulduğu delikten bir daha asla sokulmayacaktır.
O delikten kafasını çıkarmaya çalışan kim olursa olsun kafasını da koparacaktır.
Kıymetli Karamürselliler Gazi Mustafa Kemal Atatürk Yokluklar içerisinde verilen Şanlı Kurtuluş mücadelesinden sonra Kurulan Türkiye Cumhuriyetine muasır medeniyetler seviyesini hedef olarak koymuştur
Bu hedefe ulaşmak için var gücüyle çalışmak hepimizin boynunun borcudur.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
Onun çağrısı ile biran bile düşünmeden peşinden giden
Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz sözünün
vücut bulmuş hali olan Karamürselli yiğitleri,
Çanakkale’de gençliğinin baharında toprağa düşmüş,
Çerkez Hüseyin oğlu Abdulkadir’i
Sadık Efendi oğlu Ahmet Kazımı ve onların şahsında 100 den fazla şehidimizi
Irak cephesinde vatan uğruna, bayrak uğruna şehit olmuş
Hüseyin oğlu Abdullah Çavuşu
Mehmet oğlu Ali Çavuşu ve onları şahsında 50 den fazla toprağa düşmüş yiğidimizi
Filistin cephesinde şehadet şerbeti içmiş
Molla Ahmet oğlu Ali’yi
Mustafa oğlu Hüseyin Onbaşıyı ve onların şahsında 10 dan fazla şehidimizi
Garp Cephesinde şehit olmuş,
Ahmet oğlu Teğmen Abbas Efendiyi
Mehmet oğlu Bekir Çavuşu ve onların şahsında 50 den fazla şehidimizi bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz. İlçemizin işgali esnasında düşmanın mermisine, süngüsüne göğsünü siper eden, Karamürsel’in kurtulduğu günü göremeyen, şehitlerimiz, yiğitlerimiz, Kaymakam Vekili Murtaza, Yüzbaşı Bayraktar İlyas, Keleşoğlu Şükrü, Viran Ali , Begoviçlerin Fatma ve diğerleri, Selam olsun sizlere, Rahat uyuyun Bu gün kanınızla sulanan bu topraklarda huzur ve refah içerisinde yaşayan bizler, Döktüğünüz kanlara, yaşayamadığınız yıllara layık birer insan olacağımıza söz veriyoruz. Ve sizleri Karamürsel’imizin kurtuluşunun 97.Yıl dönümünde bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz. Mekânlarınız cennet Ruhlarınız Şad olsun.
Kıymetli Misafirler
Programımıza katılımlarınızdan dolayı hepinizi sevgiyle selamlarım.
Bayramımız kutlu olsun.’’ Dedi.
Karamürsel’in kurtuluşunun 97. Anma töreni Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım’ın yapmış olduğu konuşma ile son buldu. Resmi törenin ardından gün içerisinde yapılacak olan kutlamalar Saat 19:30’da İlhan Çınar Alanında Yurt Dışından gelen Halk oyunları ve saat 21.30’da EDİS Konseri ile devam edecektir.