ürkiye’de özellikle yaz ayları geldiğinde doktorlar tarafından sürekli günde 2-3 litre su tüketilmesi konusunda tavsiyeler veriliyor. Fakat özellikle ambalajlı sulardaki kalite günümüzde tartışma konusu oluyor. Bu konuda en son yapılan bilimsel çalışma ise Mustafa Kemal Özşen’e ait. Özşen, “Türkiye’deki Ambalajlı Doğal Mineralli Suların Kimyasal İçerikleri ve Sağlık Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı çalışmasında, yetişkin bir insanın günlük su ihtiyacını, kilo, yaş, günlük efor, coğrafi olarak yaşanılan yer, iklimsel faktörlerin belirlediğinin altını çiziyor. Kemal Özşen çalışmasında sağlık açısından, içilmesi gereken suyun özelliklerini şöyle sıralıyor:
-EFWB (European Federation of Bottled Waters) verilerine göre, su tüketimleri kategorik olarak Avrupa genelinde; % 83’ü doğal mineralli sular (1000 mg/l’nin üzerinde mineral içeriğine sahip sular), % 14’ü doğal kaynak suları ve % 3 içme suyu olarak belirlenmiştir. Türkiye genelinde; % 96’sı doğal kaynak suları ve içme suları, % 4’ü doğal mineralli sular (1000 mg/l’nin üzerindeki mineral içeriğine sahip sular) oluşturmaktadır. Türkiye’de kategorize edilmiş su tüketim verilerine göre; ambalajlı doğal mineralli su sektörü, oldukça sınırlı üretim ve tüketim bilinç düzeyindedir.
-Suların kimyasal içeriklerindeki kalsiyum ve magnezyum gibi temel minerallerin yetersiz alımı olumsuz sağlık sonuçlarına neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından (farklı yaş aralıklarına göre), günlük alınması gereken kalsiyum, magnezyum ve sodyum miktarı önerilmiştir. Verilen yaş aralıklarına göre ortalama referans değeri atanmış olmakla beraber günlük vücudun ihtiyacı olan kalsiyum miktarı 800 mg/gün ve magnezyum miktarı 350 mg/gün olarak belirlenmiştir.
-Kalsiyum, insan vücudunda en çok bulunan mineraldir (Garzon ve Eisenberg, 1998) ve yaşamın tüm evrelerinde gerekli olan minerallerden biridir. İçilen sudan alınan yeterli kalsiyum alımı bebeklerde ve çocuklarda kemik gelişimi ve normal büyüme dengesi için, kadınlarda gebelik ve menopoz dönemlerinde kalsiyum kaybının yerine konmasında ve yaşlılarda kemik erimesine karşı, kısacası her yaşta kalsiyum takviyesi son derece önemlidir (Boysan ve Şengörür, 2002). Yüksek kalsiyum içerikli doğal mineralli suda yetişkin bir insanın ihtiyacı olan kalsiyumun yaklaşık 1/3’ünü karşılayabilmektedir (Heany ve Dowell, 1994).
-Ayrıca, tüketilen suyun sertlik derecesi ile bazı kanser vakaları ilişkilendirilmiştir. Su ile kalsiyum alımının rektum ve kolon kanserlerinde koruyucu etkisi saptanmıştır. Özetle yapılan araştırmalara göre; magnezyum eksikliğinin kalp ve damar, kalsiyum eskikliğinin ise osteoporosis (menopoz döneminde sık görülen kalsiyum eksikliğine bağlı kemik incelmesi ve kırılması) hastalıklarına ve sodyum fazlalığının ise yüksek tansiyona yol açtığını göstermiştir. İçme suyu seçiminde yüksek kalsiyum, yüksek magnezyum ve düşük sodyumlu suların tercih edilmesi sağlık açısından yararlı olacaktır (Doğdu, 2006).
-Türkiye’de satışı gerçekleştirilen ambalajlı suların içimi yumuşak sulardan tercih ediliyor olması, kimyasal içerik açısından zayıf, su – kayaç temasının az, sürdürülebilirlikleri miktarsal açıdan mevsimsel ve iklimsel faktörlerden çabuk etkilenen su kaynaklarından oluşmaktadır. Yumuşak su kategorisindeki sularının içme suyu olarak tercih edilmesi, toplum sağlığı açısından sert suyun yararlarından mahrum kalmak anlamına gelmektedir (Schroeder, 1966). Ayrıca, doğal kaynak sularının kimyasal içeriklerinin son derece düşük (saf suya yakın) olması hidrojeokimyasal değerlendirme yapılmasını güçleştirmektedir. Vücuda direkt olarak sudan alınması gerekli olan yeterli mineral alımını sağlamamaktadır.