Karamürsel’in düşman işgalinden kurtuluşunun 96. Yıl dönümü Kutlama etkinlikleri nedeniyle ilk tören Karamürsel Alp’ in mezarı başında yapıldı.
Karamürsel Kaymakamı Ahmet Narinoğlu, Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım, İlçe Jandarma Komutanı Sadık Eroğlu, Cumhuriyet Savcısı Yusuf Canik, Ak Parti İlçe Başkan Vekili Orhan Gülbaş, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Ekin, Belediye Meclis Üyeleri, İlçe Müftüsü Mehmet Vefa Özdemir, daire müdürleri ve vatandaşlar, Karamürsel Alp’in kabrine şükran ziyaretinde bulundu ve ilçe Müftülüğünce şehitlerimiz için kuran-ı kerim okunarak ardından dua edildi..
4 Temmuz Kurtuluş günü resmi töreni Atatürk Anıtına çelenklerin sunumuyla devam etti. Tören saygı Saat 10.30’da Belediye Başkanı İsmail Yıldırım tarafından Atatürk Anıtına çelenk konulmasıyla başladı, ardından saygı duruşu ve istiklal marşı okundu.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım, kurtuluş savaşında Karamürsel halkının göstermiş olduğu destansı kahramanlıktan bahsetti.
Başkan Yıldırım, “
Körfezin incisi, Huzurun Başkenti, Cennet ülkemizin firdevsi, Atalarımızın kutsal emaneti olan Karamürsel’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 96. Yıldönümünü kutlama programına hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Kıymetli Konuklar,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Dediği gibi; Tarihini bilmeyen Milletler yok olmaya mahkûmdur.
Kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş, kahramanlık destanlarının yazıldığı bu kutsal topraklarda yaşayan bizlerinde en büyük ödevi ve görevi tarihimizi bilmek ve atalarımızı hayır ve minnetle yâd etmektir.
Atalarımızın verdiği mücadeleyi, yaptığı fedakârlıkları, kazandığı büyük zaferi, bu cennet toprakları bizlere miras bırakmak için verdikleri mücadeleyi öğrenmek ve gelecek nesillere aktarmamız gerekmektedir.
Bu münasebetle kısaca verilen mücadelenin nasıl gerçekleştiğine değinmek istiyorum.
Türk Milletinin ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ parolasıyla kenetlendiği şanlı kurtuluş savaşımızda; Karamürsel ve onun fedakâr halkı da düşmana karşı Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi, Kuvayı Milliye ruhuyla direnişe geçmiştir.
Milli Mücadele’nin başladığı günlerde; İstanbul’dan deniz yoluyla gizlice kaçırılan silah ve cephanenin Garp Cephesi Komutanlığı’na ulaştırılmasında görev alan Karamürselliler, bir yandan İznik üzerinden Mudanya’ya lojistik köprü kurarken; diğer yandan da düzenli ordu öncesi Milis Kuvvetleri olarak organize edilen mahalli taburlar, düşmana karşı silahlı çatışmalara girişmişlerdir.
Bütün bu gelişmeler, bölgemizde düşmanın Karamürsel’e odaklanmasına sebebiyet vermiş, işgal kuvvetleri, deniz güçlerinin desteği altında İlçe merkezi ve civarını tam 4 kez işgal etmiş, çevreyi yakıp yıkmış, ancak Karamürsel’deki silahlı direnişi kıramamıştır. Velhasıl düşman Karamürsel’e her gelişinde etkin bir direniş ve hürriyeti timsal eden yerel bir cepheyle karşı karşıya kalmıştır.
Her türlü can ve mal kaybına rağmen Karamürsel halkı şanlı mücadeleden vazgeçmemiş, nihayetinde de 4 Temmuz 1921’de Karamürsel Zafer’e ve Kurtuluşuna kavuşmuştur
Kıymetli Misafirler,
Kurtuluş savaşının başladığı günlerde, Ben yoksam kimse yoktur anlayışıyla hareket ederek, malını, canını, eşini, evladını, vatanı için gözünü kırpmadan feda edecek ruhla, kendisine ne olacağını değil, vatanına ne olacağını düşünerek, kurşuna, süngüye, topa, tüfeğe, göğsünü siper eden aziz şehit ve gazilerimize ve
Kurtuluş savaşında yokluklar içerisinde bulunan, tek silahı iman dolu göğsü olan bir milletten, 7 düvele karşı bir serhad oluşturan, Ezilmiş milletlere tarih boyunca örnek teşkil edecek olan bir milli mücadeleyi başlatan ve bağımsızlığımızı bizlere armağan eden Gazi mustafa Kemal Atatürk’e karşı sorumluklarımızın olduğunu düşünmekteyim.
Kurtuluş ve kuruluşlarını fiziki sınırlara sahip olmaktan öteye geçiremeyen ülkelerin durumuna düşmemek, ecdadımızın verdiği mücadeleye, döktüğü kanlarına layık olabilmek için bağımsız ve bağlantısız bir Türkiye’yi inşaa etmeye devam etmeliyiz
Böyle bir ecdadın mirasçıları olarak bizlere düşen, bağımsız, bağlantısız, millet iradesine dayalı kurulan Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar etmektir.
Aramıza sokulmak istenen her türlü nifak tohumu söküp atmaktır.
Dün, Çanakkale’de, Sakarya’da, Kurtuluş savaşında nasıl omuz omuza savaştıysak, Bu günde Tek Millet haline gelmektir.
Kız kardeşimizin gelinliği, şehidimizin son örtüsü olan Ay Yıldızlı Tek Bayrağımızın altında birleşmektir.
Ecdadımızdan bizlere emanet kalan Tek Vatanımız üzerine kurulan hesapları bozmak, oyunlara gelmemektir.
Birlik ve Beraberlik ile mazlum halkların umudu, Kurtuluş için bir yardım eli bekleyen milletlerin hamisi olacak Tek Devlet olduğumuzu unutmamaktır.
Sevgili Karamürselliler
Düşmanların ismi, milliyeti değişse de, Yurdumuz üzerinde emeli olanların niyeti asla değişmemektedir.
Kurtuluş savaşında Yunan olan, sonrasında Asala, PKK, DHKPC, HİZBULLAH, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ, gibi yapılara bürünen, ama aslında perde arkasında ki aktörlerin hep aynı olduğu düşmanlar.
Farklı ideolojileri olduğu zannedilirse de, yeri geldiğinde birbirlerine düşman gibi görünseler de, kuruluş ve mücadele amaçları tektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güçlü bir devlet olmasını engellemek, Tarihin ülkemiz, devletimiz ve milletimize yüklediği misyonunu yerine getirmesine mani olmaktır.
Suriye de Kürt halkını temsil ettiğini söyleyen ve onların geleceği için mücadele ettiğini iddia eden örgütlerin, Kürtlere en büyük zararı veren Suriye Devlet Başkanı ile hiçbir sorunu olmaması ne kadar ilginçtir.
Halifelik iddia eden, İslam Devleti kurduğunu söyleyen eli kanlı başka bir örgütün ise Katliam yaptığı ülkelerin ve kanına girdiği insanların büyük çoğunluğunun Müslüman ülke ve insanlardan olması da dikkate değerdir.
Ülkemizde kırk yıldır binlerce güvenlik görevlimizi şehit eden, masum halkı katleden, bebek katili eli kanlı terör örgütünün en büyük zararı kürt halkının kendisine ve yaşadığı bölgeye verdiği de malumdur.
Yıllardır ülke gencini eğittiğini söylen, barışçıl söylemlerde bulunan, diyolag sözcüğünü ağzından düşürmeyen bir yapının 15 Temmuz’da nasıl bir canavara dönüştüğü ve masum insanlara tankla, topla, uçakla nasıl saldırdığı da ortadadır.
Türk Milleti nasıl asil bir millet olduğunu 15 Temmuzda bir kez daha kanıtlamıştır.
İman dolu göğüslerden daha büyük bir kalkanın, vatan sevgisiyle atan bir kalpten daha güçlü bir silahın olmadığını 7 düvele göstermiştir.
Türk milleti bağımsız yaşamaktansa ölümü göze alacağını, egemenliğini hiçbir güce bırakmayacağını 249 şehidinin ve 2.200 gazisinin kanıyla tarih sayfalarına bir kez daha yazmıştır.
Perde arkasından bu kukla örgütleri yönetenler,
Kurtuluş savaşında 7 düvele karşı verilen mücadele sonucunda elde ettiğimiz bağımsızlığımızı şimdi üstümüze saldıkları terör örgütleri ile geriye almak istemektedirler.
Evet zor günler geçirdik
Ocaklara ve Yüreklere Acılar düştü ve hala düşmekte
Ciğerler yanmakta,
Gencecik Bedenler Toprak olmakta
Yüreğimizi acıtan, Ciğerimizi yakan Bu eli kanlı kahpelerin, düşmanın şerefsizlerinin istediği ve arzuladığı bizim birbirimize düşmemiz, onları değil birbirimizi suçlamamızdır.
Şimdi Oyunları bozma vaktidir.
Şimdi dün olduğundan daha fazla birlik olma vaktidir
Şimdi sıra yokluk içerisinde kurulan bir devletin, nasıl bir dünya devi haline gelebildiğini gösterme zamanıdır.
Şimdi Dünyaya, Dünya beşten büyüktür deme zamanıdır.
Kimsesizlerin sesi, Mazlum Milletlerin hamisi olma vaktidir.
Kurtuluşunu, Kuruluşunu tamamlamış bir ülke olarak şimdi Lider Ülke TÜRKİYE yi oluşturma vaktidir.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yokluklar içerisinde kurulan bu devlete muasır medeniyetler seviyesini hedef olarak koyduğunu asla unutmamalıyız.
Bu hedefe ulaşmak için var gücüyle çalışmak hepimizin boynunun borcudur.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz sözünün vücut bulmuş hali olan Karamürselli yiğitleri,
Çanakkale’de gençliğinin baharında toprağa düşmüş,
Çerkez Hüseyin oğlu Abdulkadir’i
Sadık Efendi oğlu Ahmet Kazımı ve onların şahsında 100 den fazla şehidimizi
Irak Cephesinde vatan uğruna, bayrak uğruna şehit olmuş
Hüseyin oğlu Abdullah Çavuşu
Mehmet oğlu Ali Çavuşu ve onların şahsında 50 den fazla toprağa düşmüş yiğidimizi
Filistin Cephesinde şehadet şerbeti içmiş
Molla Ahmet oğlu Ali’yi
Mustafa oğlu Hüseyin Onbaşıyı ve onların şahsında 10 dan fazla şehidimizi
Garp Cephesinde şehit olmuş,
Ahmet oğlu Teğmen Abbas Efendiyi
Mehmet oğlu Bekir Çavuşu ve onların şahsında 50 den fazla şehidimizi bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz.
İlçemizin İşgali esnasında düşmanın mermisine, süngüsüne göğsünü siper eden,
Karamürsel’in kurtulduğu günü göremeyen, şehitlerimiz, yiğitlerimiz,
Kaymakam Vekili Murteza
Yüzbaşı Bayraktar İlyas
Keleşoğlu Şükrü
Viran Ali
Ve diğerleri
Selam olsun sizlere, Nurlar içinde yatınız
Bu gün kanınızla sulanan bu topraklarda huzur ve refah içerisinde yaşayan bizler,
Döktüğünüz kanlara, yaşayamadığınız yıllara layık birer insan olacağımıza söz veriyoruz.
Ve sizleri Karamürsel’imizin kurtuluşunun 96 Yıl dönümünde bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz.
Mekanlarınız cennet Ruhlarınız Şad olsun.
Kıymetli Misafirler
Programımıza katılımlarınızdan dolayı hepinizi sevgiyle selamlarım.
Bayramımız kutlu olsun.’’ Dedi.
Karamürsel’in kurtuluşunun 96. Anma töreni Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım’ın yapmış olduğu konuşma ile son buldu.